İsveç'in Karlskrona kentinden, Polonya'nın Olsztyn kentine 566 km'lik bir yolumuz, 21 tonluk bir dorsemiz ve 440 beygirlik bir Mercedes tırımız var. Soğan taşıyoruz. Keşke çukulata falan taşısaydık, yolda atıştırırdık. Gerçekte de tır şöförlerinin arkadan alıp alıp yükü yediklerini biliyorum. Üniversitede otostop çekerken kola taşıyan bir tıra denk gelmiş, tırcı "kolanız bitti mi gençler" diyerek, tırı kenara çekip çekip kola ikram ediyordu. İçimiz dışımız kola olmuştu. Tonlarca yük var zaten, oradan 1,2 kilosunu yesen kim bilcek. (Tırcı gelirken bütün yükü yemiş) Her neyse.
Yolumuzun çoğu feribotta deniz yolculuğu şeklinde. Daha sonra otobana girmeden tarlalar arasında tek şeritli yollar var.
Köprü üzerinde radara yakalandık. "İleride radar var" işaretini gördüğümüzden hızımızı 70km altında düşürmüştük. Daha tırın borcunu ödeyemedik, üç kuruş paramızı da trafiğe vermeyelim.
Köprü altı yol çalışmaları. Baktık gelen giden yok, Tırı durdurup, çalışan işçileri izledik azcık.
Kentin tabelası görüldü.
Mekaniğe tırını tamire getirmiş diğer bir tırcı. Screen shot almak için tırı durdurmamız gerektiğinden yolda karşılaştığımız diğer tır ve konvoyları çekemedik.
Dorsemizi bıraktık. Paramızı aldık. Tırımızı park etmek ve dinlenmek için otele gidiyoruz.
Hedef önce bu tırın borçlarını ödeyip daha sonra ucuz bir tır daha alıp yavaş yavaş filoyu büyütmek.